Bir seye yakalanmanin en kolay yolu ondan kaçmaktır!

Kulağınıza geldi mi? Forrest Gump'tan : You can run, but you cannot hide.
Kacabilirsin ama saklanamazsin!

Gelin bu satırları biraz cigneyelim.
Bir konu, bir duygu ya da bir kisi cok fark etmez. Eğer bir kaçış psikolojisi icindeysek yakalanmamiz an meselesidir. Icinde bulunduğumuz Merkür retrosu da bu kactigimiz olaylari, hikayeleri gun isigina çıkarmak icin guzel bir firsat.

Kacma, kurtulma enerjisi karşıt güç olarak asiri bagliligi yatarir. Birinden kacarken, digerine yakalanmak gibi. Denge her seyden önemli belki de. Kacarak yapılan seçimler vakti gelince kendini hatırlatır: Bu da değilmiş dedirterek.

Oysa ki olduğunuz yeri onurlandirmak, duyguna sahip çıkmak seni bir diger faza hazirlar. Bir olayın, kisinin enerjisini hissederek kalmak ya da gitmek gibisi yoktur. Hafif ve özgür...

Gökyüzünde Kova hakimiyeti varken, özgürleşme sinyalleri titreşimde. Bizleri de bir şekilde yokluyor. Onun altında yatana bakmak lazım. Kaçış mi, artik elinden gelenin en iyisini yapmis olup yeni sayfaya hazır olus mu?

Yoksa sadece bir telas mi? Hayatin kendisini yavaşlamış gibi gösterdiği son bir yılda aslinda pek de oyle olmadığını anlıyoruz. Enerjiler cok yoğun, hep söylüyoruz. Daha iyiye, sana daha uygun olana dogru seni götürüyor.

Akışta olmak bu sebeple onemli, sürükleniyor psikolojisi ile degil surf yapıyor gibi, en azından yüzüyor gibi olabilmek anahtarimiz😏. Kendi enerjini okuyabilmek en guzel hediyelerden... Bunu yaparken de elzem soru kendine sık sık sorman gereken: Ne hissediyorsun?

Yoksa kactigin kendinin su anki hali mi?